24 Şubat 2011 Perşembe

Garip Anlar, Uygunsuz Durumlar


Aynada veya tek başınayken garip hareketler yaparken, dans ederken, şarkı söylerken basılmak.
Tüm bunları yaparken basılınca, sanki az önce saçmalayan sen değilmişsin gibi efendi efendi durursun. Seni basan da bozuntuya vermez ya en sevdiğim kısmı odur.

Bir şeyi kötüledikten sonra karşındakinin aslında o şeyin bir örneği olduğunu anlamak ya da tam tersi.
Geçen gün Milano Moda Haftası'ndan dönüyorum, viaypi först kılas uçaktayım. Yanımdaki Türkle bir sohbete başladık. Konu nereli olduğumuza geldi. Şehirleri söyledik. Hemşehri çıkmadık tabii sonra adam memleketimin mekanlarından bahsetti şöyle güzel, böyle güzel, şuraya gittim, burda akrabalarım var, bir de şu varoşları var oralar da şöyle tü böyle kaka... O muhittekilerden her pislik beklenirmiş gibi. Eh bilmiyor ki ben de o varoşlardanım.

İkinci - üçüncü tekrardan sonra söyleneni hâlâ anlamamış olmak.
En çok başıma gelen şeydir. Bir ay kadar önce bir telefon geldi, bir iş teklifi... kuarçoiordan arıyorum efendim, şöyle bir iş var böyle bir şey olacak, şunu yapacaksınız falan... Aklıma yattı, olabilir dedim, şirketin adını tekrar sordum. Kuarçoiort dedi. Hmm dedim.


Arkadaşının mahrem yerlerine baktığını arkadaşının fark ettiği an.
Ayyy. Lanet. Göz bu dönüyor işte yuvasında, takılıyor işte bazen. Çok büyütmemek lazım. Sonra büyük olunca göze batıyor, gözünü yukarı bir kaldırıyorsun o da sana bakıyor. Lafını da edemezsin. "Pardon ya yanlışlıkla memelerine baktım. Dünya ahret bacımsın." mı diyeceksin? Sen kırmızı kulaklarınla dönersin işine o da çevirir gözünü.

Annenin donunu, kendinin giydiğini gün içerisinde fark etmek.
Komşunun beyaz perdelerinin içerideki popoyu seçmene olanak verecek kadar geçirgen olduğunu öğrendikten sonra, bizim de beyaz olan perdelerimize hiç güvenim kalmadı. Bundan sonra karanlıkta giyinmeye başladım. Annemin de donunu benimkilerle karıştıracağı tutmuş. Ertesi gün okulda donun sürekli iç cephelere çekilme çabasına bir türlü anlam veremeyince durumu elimle hissettiğim küçük çiçek işlemesi açıklığa kavuşturdu. Millet de arkamdan papatya falıyla tanga giyiyor, tanga giymiyor yapmıştır kesin.

Hiç tanımadığın birinin doğum günü kutlamasının orta yerine düşmek.
Askerliğimi tecil için şubeye gitmiştim. Şu evrakı yaz, bunu imzala, şunu şu kişiye götür damga bassın... Aldım evrağımı girdim kapıdan. Masasının arkasında bir adam önündeki kağıtları imzalıyor. Biraz bekle dedi. Köşede dikildim. Kapı çaldı, biri geldi, masadaki adama müsait misiniz diye sordu. Adam kızı içeri davet edince arkasından bir güruh "Mutlu yıllar saanaaa..." diye odaya doluştu. Pastalar, hediyeler... Ben de kendimi gözümde bir şaşkınlık ellerimde tereddütlü bir alkış, yamuk yumuk gülümserken buldum.


Az önce sana bir şey ısmarlayan eski arkadaşının adını unutmak ya da yanlış söylemek.
Ve devam eden cümlelerde aynı yanlışı tekrarladıktan sonra, durumu kendi kendine idrak etmek.

Başkasının evinde girdiğin tuvaletin sifonunun bozuk olması, tuvalet kağıdının bitmesi, tuvaletin tıkanmış olması vb.
Hiç girmiyorum bu konuya.


Konuşurken ağzından kaçan minik tükürük parçasının karşınızdakinin üzerine gelmesini izledikten sonra konuşmaya göz göze devam etmek.
Biliyorsun, az önce adamın yüzüne tükürdün. Adam belli etmiyor ya da gerçekten fark etmedi. Ama sen biliyorsun. Biliyorsun.

Birine tam gülümsediğin veya el salladığın anda sana bakmayı kesmesi veya seni görmemesi/ karşılık vermemesi.
Fazlası tik yapıyor.

Yağmurda sığındığın yerin bir fantezi iç çamaşırı dükkanı önü olması.
Bir arkadaşımla dolaşırken yağmur bastırdı, bulduğumuz ilk korunağın altına sığındık. Arkamızı bir döndük ki, kırmızı, siyah, fantezi donlar. İki erkek, yağmurda bu vitrine bakıyor. Ki inanılmazdır, bu yalnızca bir defa olmadı. Aynı kişiyle. :">

Elin yanmasın diye öylece bıraktığın bardağın narin yerlerine düşmesi.
Şahsen başıma gelmedi, ama başına gelen arkadaşa buradan baş sağlığı diliyorum.


Sokakta birilerinin sizi ünlü birilerine benzetmesi veya sizi işaret etmesi.
Sokakta yürürken karşımda birinin bana baktığını gördüm. Ardından yanındakine bir şey söyleyip benim tarafımı işaret edişini. Ben yaklaştıktan sonra diğeri kafasını salladı -Yok canım o değil, der gibi -. O da geri döndü. Gel de çık işin içinden. bu olay da bir defaya mahsus değil üstelik.

Bana bir şey olmaz deyip içtikten sonra, yaptıklarını ertesi gün facebook'tan öğrenmek.
Başına gelen arkadaş, sarhoşluk konusundaki tüm tabularımı yıktığı için ona teşekkürü bir borç bilirim.

Pisuvarda işini görürken başka birinin o kadar boş yer varken hemen yanındaki pisuvarı seçmesi.
Niye ki şimdi?

Birinin elini sıktıktan sonra, onu burnunu karıştırırken / poposunu kaşırken gördüğün an.
Müsaadenizle ben lavaböya kadar gidiyorum. Bir şey isteyen?

1 yorum: