8 Kasım 2010 Pazartesi

Gözlerinizi 4 Açın Aramızda Olabilirler

Uzaylı dostlardan vazgeçmeyen E.T.’nin yönetmen ve yapımcısı Steven Spielberg ve özlerinde evcil uzaylı robotlar olan Transformers’ın yönetmeni Michael Bay’in yapımcılığını üstlendiği; Kartal Göz (Eagle Eye) ve Şüphe (Disturbia) filmlerinin yönetmeni DJ Caruso’nun yönetmenlik koltuğunda oturduğu I Am Number Four Şubat’ta gösterime girecek (İnşallah). Uzaylılar konusunda doktora yapmış üstüne bir de fahri uzaylı ünvanına (benim tarafımdan) layık görülmüş işinin ehli yapımcılar yetmedi mi? Mavi sarı kırmızı taytına yandığım süper kahraman Kriptonlu Çelik Adam nam-ı diğer Süpermen efendinin gençlik yıllarını anlatan Smallville dizisini TVye uyarlayan, Örümcek Adam 2’nin hikâyesini kaleme almış olan müthiş ikili Alfred Gough ve Miles Millar’ın senaryoda imzalarının olduğunu söyleyeyim.

Tüm bu isimleri bile duymadan önce kandırıkçı fragmanını* izlediğim andan itibaren yapım ilgimi çekmeyi başardı. Bir gün sonra da (I Am Number Four) Ben Dört Numarayım’ın bir kitap uyarlaması olduğunu öğrendim. Aslında kitap uyarlaması sayılmaz çünkü film çekimlerine kitap çıkmadan başlanmış. Yine de kitabı okumadan edemedim. İlerleyen cümlelerde kitapla ilgili yorumumu bulabilirsiniz. Fragmanı izleyelim:



I Am Number Four Türkçe Altyazılı Teaser 1
Yükleyen nixpadas. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler

Numara sembolleri acayip karizma değil mi? (Eeeveeeet). Fragman birkaç cümleyle işini yapıyor: merak uyandırmak ve etkilemek. Yapımın isminin de ilginç olduğunu düşünüyorum bu da fragmana orijinal bir hava katmış. Fragman iyi olmaya aday bir filmin sözünü veriyor.

Filmin Konusu ise şöyle,
Onu öldürmek isteyen düşman gezegen sakinlerinden kaçmak için dünya hayatına karışmaya çalışan ergenimiz John Smith memleketi Lorien yok edilirken kurtulmayı başaranlardan biri. Özel güç (bu güçlere legacy= miras deniyor) potansiyeline sahip dokuz kişiden 4.sü kendisi. Lorien tılsımı sayesinde bunlar ancak sırasıyla öldürülebiliyor. Üç Numara da Hakk’ın rahmetine kavuştuktan sonra sıra Dört’e geliyor. Küçük bir kasabaya kaçarak oradaki liseye gitmeye başlayan John mirasının da ortaya çıkmaya başlamasıyla olmak istediği ve gerçekten olduğu kişi arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.




Dianna Agron
Alex Pettyfer














Filmin başrollerini bak şekeri** Glee yıldızı hoş sesli Dianna Agron ve yurtdışı ergenlerinin yeni favorisi 
Alex Pettyfer paylaşıyor. (Başrol Alex ama Dianna da benim favorim ne yapayım şimdi :)) Filmde 6 Numara’yı da Sihirbazın Çırağı’ndan hatırlayacağınız Teresa Palmer canlandırıyor. Fragmanda güneş gözlüğüyle motosiklet kullanan, yerde kayıp adam kesmece oynayan diğer sarışın oluyor Teresa. Fragmanı izlediğimde onu Dianna sanmıştım (kandırıkçı fragman iş başında) :) kitap ve okuduğum röportajlar sayesinde bu büyük yanılgıdan kurtuldum. John’un en iyi arkadaşı Sam’i ise (izlemek için sabırsızlandığım, izleyince burada yorumlayacağım) Flipped filminin genç oyuncusu Callan McAuliffe canlandırıyor.

Gördüğünüz gibi film, yapım ekibi ve oyuncularıyla göz dolduruyor. Çekimleri yaklaşık 2 ay sürmüş, 50 milyon dolar harcanmış. Kaliteli bir yapım için yeterli mi dersiniz? Bana sorarsanız ortalamanın üstünde bir şey çıkabilir ama şüphelerim yok değil. Bu işler her zaman paraya da bakmayabiliyor örneğin Altın Pusula (The Golden Compass) 300 milyon dolar bütçesine rağmen zar zor ortalamanın üstünde kalmayı başarabilmiş bir yapımdı. Dört Numara’nın hikayesini sevdiğim için, harcanan miktarların yeterli olmasını umuyorum.

Gelelim kitaba. Ben Dört Numara’yım Lorien Mirası (Lorien Legacies) serisinin birinci kitabı. Serinin 6 kitap olması bekleniyor, bugün itibariyle sadece ilki İngilizce olarak piyasada. Kitap Jobie Hughes ve James Frey tarafından Pittacus Lore kod adıyla yazılmış. Pittacus da John gibi bir Loric (Lorienli yani), hal böyleyken nedense kitap John’un ağzından anlatılmış. Kitabın başında anlatılanların gerçek olduğu iddiası sunulmuş, sonunda da Pittacus’la ilgili küçük bilgiler verilmiş bana sorarsanız saçma durmuş olmasaydı daha iyi olurdu.

Kitabın Türkçesi henüz basılmamış, film Türkiye’de de popüler olursa büyük ihtimalle film posteriyle kılıflanmış şekilde kitapçılarda yerini alacaktır. Film popüler olursa diyorum çünkü kitap heyecan verici hikâyesi dışında pek de edebi bir değer sunmuyor. Bazı diyaloglar fazlasıyla basit, benim gibi betimlemeleri 30 defa okumak zorunda kalabilenler için rahat bir sürüş sağlıyor. Kitabı İngilizce okumama rağmen pek bir yerde takılmadım, bu da sanırım cümle yapısının basit ve kelime zenginliğinin düşük olduğunu gösteriyordur.

Kitap Lorien geçmişine, John’un değişimine ve aksiyona daha çok yer ayırmış (kitap çıkmadan filmin çekimlerine başlanmasına şaşırmamak gerek). Kitapta nereden geldiği, kimlerin peşinde olduğu, gezegeninde neler olup bittiği gibi birçok şeyi bilen kahramanımız, filmde izleyiciyle birlikte öğrenecekmiş. Hikâyenin bazı parçaları senaristlerin uyarladığı Smallville’deki Süpermen’in geçmişine benziyor: yok olmanın eşiğinde bir gezegen, bir uzay mekiği, dünyaya gönderilme, süper güçlerin yoğun duygular sonucu ortaya çıkması, normal bir ergen olmak isteyen kahraman ve onu bekleyen yüce kader, kristaller… Bu tür eserlerde benzerlikleri hoş karşılamak lazım, zaten kitap Süpermen’den daha ilgi çekici bir içeriğe sahip. Burada anlatmakla bitmez, en önemlileri: 9ları birbirine bağlayan tılsım, Lorien’de bir gelenek olan çocuk-gardiyan ilişkisinin bir çeşit baba-oğul/sporcu-koç ikilemi ortaya çıkarması ve tabii ki Mogadorianlar –Lorien’in, 9ların ve Dünya’nın düşmanı olan Mogadore gezegeni sakinleri-.

Mogadorianlar kendi gezegenlerinin sonunu getirmiş, Lorien’in kaynaklarını tüketmiş doğaya saygısı olmayan iri cüsseli kötücül varlıklar. Loricler ise doğaya saygılı, medeni ve dost canlısı insan boyut ve şekillerindeki varlıklar. Bu iki varlık Dünya’nın gelecekteki sakinlerini temsil ediyor olabilir. Kitapta bir çeşit doğaya saygılı olun, yoksa Mogadorian gibi olursunuz mesajı sezdim. Gençler için iyi bir mesaj tabi. Mesaj bir yana Mogadorianlar Dünya’da sadece 9ların peşinde değil, Dünya’nın da peşinde. Bu da hikâyeye başka bir açı daha ekliyor, Mogadorianlar burada ve zayıflıklarımızı öğreniyor, niyetleri bizi de yok etmek ve dünyamızı sömürmek Loricler sadece kendileri için değil Dünya için de savaşıyor. Kim bilir belki ileriki kitaplarda işler daha da kızışır biz de hep birlikte Mogadorian avına çıkarız.

Hikâye olarak bana sorarsanız ilgi çekici bir kitap, okuması kolay. Küçük bir bölümde sıkılma belirtisi göstermiş de olsam akış tatmin edici. Fragmanı izlemek kitabı okurken işe yarıyor çünkü karakter betimleme konusunda kitap biraz yetersiz kalıyor daha önce de belirttiğim gibi bazı replikler basit. Zaten Türkçesi ne zaman çıkar bilmem. Belki adını “Dört Numara” diye de çevirebilirler. Bekleyip göreceğiz. Kandırıkçı olmayan fragmanları ve filmi de 4 gözle bekliyorum efendim. Bir dahaki uçuşta görüşmek dileğiyle esen kalın. Mogadore Airlines.

Güncelleme: Film Türkçe'ye Ben Dört Numara olarak çevrildi.
Film yorumunu buradan okuyabilirsiniz.

*Kandırıkçı Fragman: Teaser Trailer
** Bak Şekeri: Eye Candy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder