9 Mayıs 2011 Pazartesi

Doğumdan Sonra Kürtaj

Her parçanız canlı ve işler halde olsa yaşıyor sayılır mısınız?
Muhtemelen.
Peki, her parçanız başkasına hizmet ediyorsa?..

Iskarta
Yazar: Neal Shusterman
Orijinal: Unwind
Basım: Tudem Yayınları


Kitap orijinal olarak 2007'de piyasaya çıkmış, Türkçesi ise 2010'da. Bunca zamandır bu kitabı nasıl gözden kaçırmışım bilmiyorum. Gerçekten okumaya değer bir kitap, Neal Shusterman "Gelecekte insanların %100'ü diğer insanlara nakledilebilecek." haberinden esinlenerek, doğumdan sonra kürtaj fikriyle şekillendirdiği distopyasını bize her duyguda yaşatıyor.

Yazarın distopyasında görünürde yaşama hakkına çok saygı duyuluyor. Bu nedenledir ki, bir çocuk ana rahmine düştüğü andan itibaren yasaya göre aldırılması söz konusu değil. Gel gelelim istenmeyen çocuklar 13-18 yaşları arasında ıskartaya çıkarılabiliyor. Yani parçalı yaşama sürecine geçiriliyor. Bunun kararını tabi ki çocuğun velayetine sahip insanlar yani genellikle anne-babaları veriyor. Kararın geri dönüşü de uç durumlar dışında söz konusu değil. Eğer 18inize kadar yaşamayı başarabilirseniz o başka.

Kitap da buradan yola çıkıyor: Ailesi tarafından ıskartaya çıkarıldığını öğrenen Connor istikamet:18 evden kaçıyor. Hikaye sadece Connor etrafından anlatılmıyor. Ana karakterler olarak Connor'ın dışında, bir devlet yurdunda kalan ve seçtiği alanda yeterince başarı gösteremeyen, bu nedenle yaşam hakkının tıka basa doldurduğu devlet yurtlarının bütçe kesimlerinden nasibini ıskartaya çıkarılarak alan Risa; bir de sahip oldukları her şeyin 10'da 1'ini tanrıya kurban etme zorunluluğuna inanan bir ailenin 'öşür' olarak yetiştirdiği Lev var. Bazı bölümler, ana karakterlerin onlarla yollarının kesiştiği ismi bile olmayan insanların açısından anlatılmış. Bu da hikayeye ilginç bir yön katarken, bir yandan da önemsiz gibi görülen karakterlere kitabında bir bölüm ayırmasıyla yazar ıskartaya çıkarılma kavramına cevap olarak 'birinin önemine sen karar veremezsin' dermiş gibi hissettiriyor.

Yazarın görüşü böyle hissediliyor derken karakterlerine çok merhametli davrandığı sanılmasın. Karakterlerini ve hikayesini kendi görüşlerinden ayırarak hem sevebileceğimiz, hem nefret edeceğimiz kişilerle bizi tanıştırıyor. Karakterleri cömertçe belaya sokarak hikaye örgüsünü arap saçı edip, çözebilme becerisi kitabı okurken anlaşılıyor. Yazara kişisel bir düzeyde yakınlık hissettiğimden mi bilinmez bu 'yapılandırılmış' kurgu çizgisi gözüme olması gerekenden biraz daha görünür geldi. Yazarın nerede zorlandığını, nerede bazı olasılıklar arasından seçim yaptığını, bazen bu seçimleri neden yaptığını görebiliyordum. Bunlar kitabı kendinize/hayata uzak bulmanıza sebep olabilecekken bende bir hayranlık uyandırdı. Yazarın seçimlerini görebilmek ve bunların üzerinde nasıl manevralar yaptığını kavrayabilmek yazarın emeğine daha da saygı duymamı sağladı.

Kitabın tansiyonunun en fazla arttığı yerde damarların patlama noktasına geldiğini, kurgu çizgisinin görünürlüğünü kaybedip yerini saf heyecan ve korkuya bıraktığını belirtmeliyim. Eğer benim gibi bazı tıbbi olaylardan etkilenen biriyseniz, bir yandan bembeyaz halde titreyip, midenizdekileri içeride tutmaya çalışırken bir yandan da heyecan içinde okumayı bırakamadığınız anlar olabilir. Bu türü ve blogda yorumladığımız kitapları seven biriyseniz bu kitaba da bir şans verin.

Kapakta eskiden çıkar birleştir tarzıplastik oyuncaklara benzer bir yapıda insan parçalarının görünmesi de hoş bir nokta olmuş.

Kitap konu itibariyle Never Let Me Go (Beni Asla Bırakma) kitabı/filmini ve Repo Men filmini hatırlatabilir ama kitabımızın geçtiği dünya onlarınkinden çok daha zalim ve çok daha iyi oluşturulmuş. Eğer bu konuda bir kitap yazsaydım, elimden gelenin en iyisi Iskarta'ya benzerdi diye düşünüyorum :) Onca şeyin arasında, insanı organ bağışçısı olmaya biraz daha sıcak (kitabın sonuna doğru pek de o kadar sıcak olmasa da) baktıran bir etkisi de yok değil.

Birçok ayrıntısı belli olmayan ikinci bir kitap da geliyor. İlk basımının 2007 olduğu düşünülürse yazarın işinde ayrıntıcı, özenli ve dikkatli olduğunu düşünmekte haklı olduğumu gösteriyordur belki de. Ya da sadece tembeldir :) İkinci kitabın İngilizce ismi Unwholly olarak görünüyor, yani Tam Değilken ya da Eksik diyebiliriz. (Çevirmenin daha iyi bir iş çıkaracağına inancım sonsuz.) Bu isim ikinci kitapta olacaklara bir işaretse pek de iyi bir şey beklemiyor bizi sanırım. Gerçi daha ilk kitaptaki karakterlerle devam edip etmeyeceği bile belli değilken (ki bence onlarla devam eder) pek bir şey söylemek mümkün değil.

Iskarta'nın bir filme uyarlanacağını da duydum. Kitabı okumaya başlamadan önce bilmiyordum. Şimdilerde filme veya diziye aktarılmayan kitap kalmamış gibi. Yazar ayrıca Skinjacker (Deri Yüzücü ?) Üçlemesi ve Bruiser (Boksör) ile de tanınıyor. Ben Türkçelerini bulamadım, İngilizce tercih edenler için Iskarta'nın devamı ve filmini beklerken iyi birer atıştırmalık olabilirler. İyi okumalar efendim, kelimelerle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder